KARADENİZ HAKKINDA HERŞEY
  TOKAT
 

İLİMİZİN COĞRAFİ YAPISI

    Tokat, Karadeniz Bölgesinde Orta Karadeniz bölümünün iç kısımlarında yer alır. Kuzeyinde Samsun, kuzeydoğusunda Ordu, güneyinde Sivas, güneybatısında Yozgat, batısında: Amasya ili ile çevrilidir. İlin yüzölçümü: 9958 Km2 dır. Bu alanı ile Türkiye topraklarının % 1.3'ünü kaplar. Denizden yükseltisi 623 Metredir. Coğrafi Koordinatları: 39o 51' – 40o 55' kuzey enlemleri ile 35o 27'- 37o 39' Doğu boylamları arasındadır.

Tokat’ın merkez ilçesi güneyde yüksek kesim, orta kesim ve kuzeyde aşağı kesim olmak üzere üç bölüm halinde kümelenmiştir. Tokat, 1923 yılında il olmuş, Erbaa, Niksar, Reşadiye, Zile ilçeleri bağlanmış, 1943 yılında Taşova, 1944’te Artova ve Turhal, 1954 yılında Almus, 1987 yılında Pazar ve Yeşilyurt, 1990 yılında Sulusaray ve Başçiftlik ilçeleri kurulmuştur.Tokat’a bağlı Taşova ilçesi, 1953 yılında Amasya’ya bağlanmıştır.Merkez ilçe dahil 12 ilçenin yanında 65 belde ve 609 köy mevcuttur. Merkeze bağlı 41 mahalle, 103 köy ve 9 belde bulunmaktadır.

1927 yılında 262.622 olan nüfus, 2000 yılında yapılan nüfus sayımına göre 828.027 olup, bu nüfusun 113.100’ü merkez ilçede yaşamaktadır. Km2'ye düşen insan sayısı 83'tür. Yıllık nüfus artış hızı %14.73'tür.

Dağlar, genellikle ırmakların açıldıkları yerlerde ova ve yaylalar, yaklaştıkları yerlerde ise Karedenize parelel uzanan sıradağlar şeklinde devam ederler. Doğuya doğru gidildikçe dağlar birbirlerine çok yaklaşırlar ve yükseklikleri de artar. Bu nedenle önemli geçitler daha çok plato düzlüklerinin bulundukları yerlerdedir.

Tokat İli Akdağ ve Çamlıbel dağlarının oluşturduğu vadiler arasında yüksekliği 188 metre ile 2870 metre arasında değişen bir konumdadır. Kelkit-Tozanlı-Çekerek sularının havzaları; bu havzalar arasındaki yükseklikler, akarsuların oluşturduğu alüvyonlu düzlükler ve kuzeyden güneye doğru gittikçe yüksekliği artan sıra dağlar ilin önemli yer şekillerini oluşturur. Kelkit vadisinde ortalama yükseklik 300-350 metre, Tozanlı havzasında 500-550 metre ve Çekerek havzasında 900 metredir. Bu nedenle önemli geçitler daha çok plato düzlüklerinin bulundukları yerlerdedir.

Dağlık alanlar İl topraklarının % 45 ni kaplar ve üç önemli sıra halinde uzanırlar. Kuzeyden güneye doğru birinci sırayı Canik dağları oluşturur. Bu dağlar fazla yüksek değildir. Bu sıradaki önemli doruklar; batıdan-doğuya doğru Killik tepesi (1526 m.), Gölağa tepesi (1502 m) Keltepe (1794 m), Somun tepesi ve Erdem baba tepesi (2181 m.) dir.İkinci sırayı oluşturan yükseltiler; Kelkit-Tozanlı havzalarını ayıran su bölümü çizgisini oluşturan dağlardır. Buradaki önemli doruklar; Mercimek tepesi (1203 m.), Poyrazlık tepesi (1535 m), Dikmen tepesi (1620 m.) , Topçam tepesi (1203 m.), İmamgazi tepesi (1779 m.) ve Dönekse dağı (1820 m.) dir. Üçüncü sıra Tozanlı vadisinin güneyinde uzanır. İlin en yüksek dağları bu yörededir. Buradaki önemli doruklar; Akdağ (1900 m.) Deveci dağı (1892 m.) Çamlıbel (1930 m.) Toraç dağı (2112 m.), Asmalıdağ (2116 m.) ve Dumanlı dağı (2374 m.) dir. İlimizin en yüksek doruğu Almus barajının güneyindeki Şehnekayası (2385 m.) dağıdır.Rakımı 188 m. den 2870 m. ye kadar değişen yükseklikler arasında yer alan dağlar; Mamu(1779 m.),Yaylacık(1620 m.),Deveci(1892 m.),Bugalı(1945m) Dumanlı (2200 m.),Çamlıbel (2020 m.)ve Akdağ (1900 m.)dır.

Ovalar, il topraklarının yaklaşık %15.4 nü kaplar ve tarıma elverişlidir; Kazova, Tokat ile Turhal arasında, yer alan ve Yeşilırmağın suladığı 20.000 hektardan; Omala(Gözova), Gümenek regülatörü ile Omala köyü arasında kalan, 3200 hektar genişliğindeki sulak alandan;Turhal ovası, Yeşilırmağın geniş kıvrımlar yaparak Amasya istikametinde daraldığı, Dazya deresi önlerine kadar devam eden 4500 hektardan; Niksar, Kelkit ırmağının Fatlı kesiminde, Mansap istikametinde, talazan köprü boğazına kadar devam eden, 8000 hektardan; Erbaa, Kelkit ırmağının Tepekışla önünden başlayıp, Kale boğazına kadar devam eden 6500 hektardan; Artova, Günçalı köyü boğazından başlıyarak, Çekerek suyunun Çamlıbel bucağını takiben, Sulusaray önlerine kadar devam eden 15.000 hektardan; Zile Ovası ise 2000 hektarlık Maşat ovası, 2000 hektarlık Iğdır ovası ve Yeşilırmak'ın kolu Hotan deresinin iki yanında yer alan, 6000 hektarlık ovalarla birlikte toplam 10.000 hektardan oluşmaktadır.Bu ovalarda tahıl, şekerpancarı, tütün başta olmak üzere her çeşit meyve, sebze ve ayçiçeği yetiştirilmektedir. Akarsular, sulama kanalları ve göletlerle tamamı sulanan ovalar çok önemli üretim alanlarıdır. Bazı ovalardan (örneğin: Kazova) yılda iki kez ürün alınabilmektedir.

Tokat ilinde doğu-batı doğrultusunda üç önemli vadi uzanmaktadır. Birbirlerinden sıra dağlar ile ayrılan bu vadiler kuzeyden güneye doğru Kelkit Vadisi, Tozanlı Vadisi, Çekerek Vadisi'dir. Diğer bir vadi, ortasından Behzat deresinin geçtiği ve şehir merkezinin yer aldığı vadidir. Vadilerin yapısı yer yer boğaz vadiler şeklinde uzanır. Bazı yörelerde vadi tabanları geniş alanlar kaplayarak ova özelliği taşıyan geniş tabanlı vadiler şeklindedir.

Başlıca yaylaları, Tokat'ta, Topçam, Batmantaş, Muhat ve Dumanlı yaylaları, Reşadiye'de Seleman, Bozçalı ve Kızılcaören yaylaları ile Niksar'da Çamiçi yaylasıdır.İlin batısındaki dağlar arası akarsu vadileri ile parçalanmış plato düzlükleri görünümündedir.

Başlıca gölleri Zinav,Güllüköy ve Kazgölüdür. Zinav Gölü, Reşadiye ilçesinin Yolüstü (Meğedüm) köyüne 3 km. mesafede tatlı sulu bir göldür. Gölü besleyen bir dere vardır. Yüzeyi takribi 1,5. km2.dir. Mansap'tan boşalan ayakla Kelkit ırmağına ulaşır. Batak yerleri yoktur. Ortalama derinlik 10-15 m. arasında değişmektedir. Etrafı korunmaya alınmış ormandır. Kızılkanat denilen çok lezzetli balıkları vardır.Güllüköy Gölü, Reşadiye ilçesinin aynı isimle anılan köyündedir. Büyük bir göl olup, yüzeyi 16.5 km2.dir. Yan derelerden gelen sızıntı sular ve kış suları ile beslenir. Ortalama derinlik 7 m. dir. Suyu tatlıdır. Kazgölü, Pazar-Zile karayolu üzerinde, Uzümören kasabası yöresindedir. 7000 dönümlük bir alanı kaplar. Gölün geniş bir bolümü sazlarla kaplıdır. Bu sazlıklarda yabankazı, yaban ördeği ve bir çok türde yaban kuşları barınmaktadır. Göl sularında lezzetli sazan balığı yaşamaktadır. Gölün Milli park haline dönüştürme çalışmaları sürdürülmektedir.Bunun dışında Almus Barajı Belpınar, Bozpınar, Bedirkale, Akbelen, Akınköy , Sulugöl, Koçaş, Aşagığüçlü, Ortaören, Boldacı, Üçyol, Kızık, Güzelbeyli, Büğet göl ve barajları bulunmaktadır. En büyük ypay göl olan Almus Baraj Gölü, Almus ilçesinin 3,5 Km. kuzey doğusunda Tozanlı çayının hafif bir dirsek çevirerek Omala (Gözova) ovası boğazına girdiği yerde zonlu toprak dolgu tipinde yapılmıştır. Şedde yüksekliği 95 metre. Tepe uzunluğu 350 metre, tepe genişliği 12 metre, gövde dolgusu 3.500.000 m3 tür. Baraj gölü 950.000.000. m3 hacimlidir. Göl yüzeyi 31.3 Km2 dir. Göl uzunluğu 22 Km. gölün en derin yeri 74 metredir. Kapaksız, yan kanalı dolu savak 1550 m3zsn su geçirebilir kapasitededir.Göl suyu hidroelektirik tesislere 519 met­re uzunluğunda kuvvet tüneli ile girer ve üç adet dikey eksenli Francis türbünleri ile ayrıca sulama çıkışından ırmağın yatağına karışır. Hidro­elektirik santralinde herbiri 13.000 KVA lık 3 jenaratör vardır.Baraj Arı İnşaat T.A.O.tarafından yapılmıştır. Yapım çalışmaları 23.07.1959 da başla­mış ve baraj 5 EKİM 1966 tarihinde işletmeye açılmıştır. Baraj hidroelektrik enerjisi üretmek, tarım alanlarına sulama suyu sağlamak, sel taşkınlıklarını önlemek amacı ile yapılmıştır. Gölde yayın, sazan ve alabalık türü tatlı su balıkla­rı vardır.Barajın etrafı ormanlarla kaplıdır ve göl kıyılarında bir çok koylar bulunmaktadır. Bu özelliği ile Tokat ve çevresinin önemli piknik ve dinlenme yeridir. Tokat'a uzaklığı 36 Km. dir.

Yeşilırmak, Karadeniz Bölgesine can veren en önemli akarsudur. Tokat ili topraklarını Yeşilırmak ve kolları sulamaktadır.Tozanlı Kolu, Köse dağının 2801 m. rakımlı batı versanlarından çıkar. Karacan ve Tekeli dağları arasındaki vadilerden geçerken, birçok yan dereleri alarak 365 km. de Almus Baraj gölüne gelir. Daha sonra Dönek ve Mamu dağları arasındaki 12 km. lik boğazdan geçerek Omala ovasına girer. Buradan Kazova'ya açılır. Gümenek regülatöründen Turhal'a kadar birçok yan dereleri alır. (Behzat deresi gibi.) Kazova'dan sonra Turhal ovasına girer. Burada Gülüt ve Hotan yan derelerini alır. Turhal ovasından sonra takriben 30 km. lik bir boğaza girer. Amasya ilinde Gendingen ovasında Çekerek kolu ile birleşir. Uzunluğu 468 km. dir.Kelkit Kolu, Erzincan'ın Kuzeyinde Sipikör, pülür, Otlukbeli, Sarhan ve Balaban dağlarından doğan ufak derelerin, Kelkit kasabası civarında birleşmesi ile meydana gelir. Yusuf Bey köprüsü ile Tokat'a girer. Fatlı köprüsüne kadar dar bir vadide kuzeybatı doğrultusunda akarak, Niksar ovasına girer. Kuzeybatı doğrultusunda akmaya devam edip, Erbaa ovasını katederek bu ovanın kuzeyindeki kale boğazında, Kale köyü güneyinde Yeşilırmakla birleşir. Boğazdan Samsun İline geçer Uzunluğu 373 km. dir.Çekerek Kolu, Çamlıbel dağlarından doğan Kızık, Dinar, Çalı ve Kavak tepelerinden doğan Finize derelerinin Çamlıbel bucağı dolaylarında birleşmesi ile meydana gelir. Artova'da güneybatı doğrultusunda akar. Musaköy civarında güneyden gelen Karadere kolunu alır. Sulusaray'dan itibaren, dik yamaçlı dar bir boğaza girip, buralarda Gergümez, Gündelen, ve Akdağmadeni dereleri ile birleşir. Yangı köyünden kuzeye dönüp, Çellokışla önünde İsa deresi ile birleşip, Kaleboğazı baraj yeri ve daha sonrada Kazankaya baraj yerine gelir. Buradan sonra vadisi genişler ve Geldigen ovasına açılır. Bekdemir köprüsü civarında Çorum'dan gelen Çat deresi ile birleşir. Amasya Kayabaşı mevkiinde, Yeşiilırmak ile birleşip Karadeniz'e ulaşır. Uzunluğu 276 km.dir.

Yeşilırmak dışında mevsimlik bir akarsu olan (özellikle ilkbalar mevsiminde karların erimesi ile bol su taşıyan) Keten deresi de Topçam dağlarının kuzeyinde doğu-batı doğrultusunda akan önemli bir akarsudur.

Jeolojik Yapısı

Yerkabuğunu oluşturan kayaçların oluşumları ve geçirdikleri evreler jeolojik zamanlarla belirtildiği için Tokat'ın jeolojik yapısı;Birinci zaman (Paleozoik) , ikinci zaman (Mezozoik), üçüncü zaman (Neozoik), dördüncü zaman (Kuaterner) jeolojik dönemlere göre şöyle açıklanmaktadır.

BİRİNCİ ZAMAN (PALEOZOİK) :

Tokat ve çevresindeki en eski kayaçların oluşumu bu dönemlerdedir. Bu dönemdeki oluşumlar: Çekerek ve yöresi kuzey ve kuzeydoğuya doğru Turhal-Zile-Tokat yöresi ile Kelkit ve Tozanlı havzası arasındaki dağlar boyunca Reşadiye'ye kadar uzanır. İl içerisinde Paleozoik formasyonları, killi şistler, kısmen metornorfizmaya uğramış (mermerleşmiş) kalkerler, serpantin ve diyabazlardan oluşmuştur. Zile ovasının kuzey ve batı sırtlarında Paleozoik formasyonlar yeşil şistler ve koyu renkli mermerlerden oluşmuştur.

İKİNCİ ZAMAN (MEZOZOİK)

Bu dönemde genel olarak kalker- marngre - konglomera ve fil işlerden oluşan kayaçlara, Kelkit vadisinde Erbaa-Niksar-Reşadiye yörelerinde rastlanır.Zile'nin kuzeyindeki killi şist mermer serisi üzerinde beyaz renkli, bazen kaba ve zoojen yapıda olan kalkerler bulunmaktadır,İkinci Jeolojik zamanda Zile-Turhal bölgesinde önemli mostralar (doğal yarmalar) şunlardır:

1) Kazancı ve Kelkit köyleri arasında Doğu-Batı doğrultusunda kalkerler 2) Eski köy ile Çivril arasında lambolar. 3) Çayır ve Yünlü köyü kalkerleri.

Bu kalkerler bazen tipik breşler halinde bulunurlar. Kazancı ve Kelkit arasındaki kalkerler bölgenin serpantin heyelanlarından etkilendiğinden bazen serpantin serisi içerisinde gibi görünürler.

Kervansaray ile Tekke Elik arasındaki kalkerler tamamen zoojendir. Grinoides ve echinid parçaları ile belemitesleri içerirler. Belemitcslerin bulunuşu bunların mezozoik devre ait olduğunun kesin kanıtıdır.

Zile ovasında tek tek olarak sıralanmış Zile kalesi, Güvercinlik, Hüseyin Gazi, Akbaba, Çal tepeleri mezozoik kalkerlerden oluşmuş, etrafı faylarla sınırlı hostlardır.Zile çukurunun kenarındaki konglomeraların çimentosunda orbitoides, marnlı kalkerlerin içerisinde inorceramus, belemitella ve Turhal civarında mostralarda anachytes, Tekneli yöresinde inoceramus ve orbitoidesler bulunmuştur. Bunlar bize kretansen'in varlığını kesin olarak göstermektedir. Zile ovasının güney ve güney batısında bulunan merkeze bağlı Fatih ve Süleymaniye köylerinden itibaren geniş bir saha üst kretase konglomeraları vardır. Bunların üzerinde bir marn tabakası bulunmaktadır. Konglomeranın çimentosunda ve marnlardaki mikrofosiller konglomeranın üst kratesiye ait olduğunu gös­termektedir. Bu tabakalar genel olarak kuzey eğilimlidir.

Yeşilırmak havzasında mezozoik'in jıırasik devrine ait Haz katı Kelkit Çayı kuzeyindeki granitik masifleri saran sahralarda görülmektedir. Bunlar Sinemurien'den itibaren zengin ve çeşitli fosilleri içerirler. Lias'ın özelliği kalınlığı'nın az (100 metre) ve litoloji bakımından somut (homojen) olmasıdır. Burada lias ile alt kretase arasında büyük bir lakün (Stratigrafik boşluk) vardır.

Kelkit çayı güneyinde az çok beyaz renkli yumuşak ve marnlı kalkerlerden oluşan alt kretase vardır. Liasın hemen üzerinde bu alt kratesenin bulunması burada strafik boşluğun olduğunu göstermektedir.Kelkit Çayı havzasında üst kretaseye de rastlanmaktadır. Burada rastlanan üst kretase boz – beyaz ve pembe kalker şeritleri bulunan yeşilimsi renkli bir filişten oluşmuştur.

ÜÇÜNCÜ ZAMAN (NEOZOİK)

Almus-Erbaa-Niksar yörelerinde rastlanan filiş, kalker, marnlı kalker ve konglomeralar, bu zamana ait oluşumlardır.Eosen filisin önemli mostralarına Zile-Çeltek'in kuzeyinde rastlanır.Yine yerel olarak da Zile-Tokat bölgesinde bu devir arazisine rastlanmaktadır. Bu bölgede eosen genel olarak volkanik ve filiş fasiyesine (dış görünüşüne) ayrılır. Volkanik formasyonlar esas olarak da kalker çakıllarını içerir.Filişlerde konglomera gre, marn ve bazende kalker mercekleri vardır.Tokat-Çamlıbel yöresinde Behram köyü sırtlarında konglomera ve Grc'lerdc küçük nümmilitler bulunmuştur.Kalkerlerde ostrcs gigantica, natica vvillemeti, turritella cmbricalaria, assilina, spira, nummilites laevigatus vardır ve bunlar eosen döneminin tabakalar dizisinin (formasyonlarının) varlığını gösterir.

Zile, alüvyon bölgesinin güney sırtlarında alüvyonların bitip, serpantinlerin veya üst krate-se konglomeraların başladığı yerde açık renkli ve çoğunlukla yatay tabakalardan oluşan gre, konglomera ve marnlar görülmektedir. Bunlar çok yenidir. Üzerleri alüvyonlarla örtülüdür. Bu formasyon içinde hiçbir fosil bulunmamasına rağmen diğer benzerlerine göre neojen olması muhtemeldir.

Zile'de Olukman ve Kireçli köyleri arasında neojenin tabanında iri elemanlı kumlarla çimentolaşmış çakılların özellikle kuartz, şist, radyolorit ve mermer parçalarından oluşan konglomeralar bulunmaktadır. Aynı konlomera ve kumtaşlar Kireçli Köyünün Kuzeyindeki versanlar da (aklanlarda) güney batıya 15-20 derece eğimlidir.Zile ovasının güney kenarında Süleymaniye-Fatih Belpınar çevresinde neojeni kaba taneli kum taşları ve marnlı üst kretase onglomeralarını örtmektedir. Neojen ovanın merkezinde ve derelerin yataklarında kalın bir alüvyon örtü bulunmaktadır. Derelerin getirdiği alüvyon ve diğer matelyaller olduğu gibi gevşek çimentolu neojen konglomeraların dağılması ile oluştukları için bir çok yerlerde neojenin kalınlığı ova ve tek tek oluşan tepelerin kenarlarında biraz uzaklarında 150-200 metre kadar tahmin edilmektedir.

DÖRDÜNCÜ ZAMAN ARAZÎSİ (Kuaterner)

İl dahilinde dördüncü zaman arazilerine, Artova-Erbaa-Niksar-Turhal ve Zile ilçeleri ile Kazova-Omala(Gözova) ve Kelkit Ovalarında rastlanır. Bu devir arazilerini kum, çakıl, kil, travertenli topraklar oluşturmaktadır.İl dahilinde mağmatik kayaçlar genellikle Turhal ovasında, Tokat'ın kuzeydoğusunda Almus'tan, Erbaa'nın kuzeyinde Ayvacık'a kadar olan bölgenin doğusunda kalan alanın yaklaşık yarısını kaplamaktadır.İl dahilinde iki ayrı kayaç "heyelan" grubu ayırt edilir.

1- Granitlerden kuvarslı dioritlere kadar kayaçlar.

2- Adi dioritlerden itibaren bazik kayaçlar.

Tektonik Yapı

A-) KIVRIMLAR :

İl dahilinde Zile ve Tokat dolaylarında eski şistlerde şiddetli kıvrımlar Hersinyen Orojenezine atittir. Kretase ile eosen arasındaki lakün ve diskordanslar laramiyen fazandan (evresinden) sakin geçmediğini gösterir.Asıl paraksismal hareketler pirene fazına (evresine) aittir. Çünkü oligosene ait jipsli seri geniş dalga ile kıvrımlı olduğu halde eosen, kratese ve paleozoik anormal durumlar meydana getiren hareketlere uğramıştır. Bu hareketler esnasında Turhal doğusunda Eğertepe'de, Tokat Merkez ile Tekneli Köyü arasında Kızıliniş'te ve Çamlıbel'in güney versanında (aklanında) paleozoik kreatese veya eosen üzerine sürüklenmiştir.Mezazoik kalkerleri nümilitikten önce önemli kırılma ve kıvrılmalara uğramıştır. Bu esnada Kelkit depresyonu ve çeşitli dislokasyonlar meydana gelmiştir.Tersiyer başında şiddetli olan hareketler neojende hemen hızını kaybetmiştir. Genç tabakaların yatay durumları bunun başlıca kanıtlarıdır.

B-) FAYLAR (Kırıklar) :

Batıda Saros Körfezi'nden doğuda Araş vadisine kadar uzanan ve uzunluğu 1500 km den fazla olan bir fay ve tektonik havza sistemi ilimiz dahilinde Yeşilırmak-Kelkit bölgesinden geçmektedir. Bu stürüktürün genel doğrultusu; Batı-Doğu ile Batı-Kuzeybatı, Doğu - Güneydoğu arasındadır.

C-) DEPREMLER :

Yeşilırmak havzasının en etkin tektonik stürüktürü Havza'dan-Erzincan'a kadar uzanmaktadır. Buna ilaveten Amasya civarandaki çukurluklar ile Tokat-Almus - Zile çukurluğu da etkin olan strüktürlerdir. Teknonik strüktürler boyunca sık sık hafif depremler olmaktadır.Sismik zonlarda bulunan Niksar-Tokat-Zile gibi şehirlerimiz Roma devrinden beri önemli yerleşme alanlarıdır.Buralarda o zaman­dan günümüze kadar birçok zararlı depremler olmuştur.En son önemli zarar veren depremler 1939'da doğuda Erzincan'dan, batıda Amasya'ya ve güneyde Sivas'tan, kuzeyde Karadeniz'e kadar olan sahada etkili olmuş ve çok ağır hasarlara neden olmuş ve 40.000 (Kırkbin) kişi ölmüştür.1942 Aralık ayında Erbaa-Niksar yörelerinde şiddetli bir deprem olmuş ve 500 kişi ölmüştür. İl dahilinde de zaman zaman bazı stürüktürler boyunca şiddetli depremler meydana gelmiştir. Diğer hatlarda ise hafif sarsıntılar gözlenmiştir.Genellikle bölgede etkili olan şiddetli depremler, dünya ölçüsünde çok şiddetli depremler arasında yer almaktadır.

     

DAĞLARI

       Genellikle ırmakların açıldıkları yerlerde ova ve yaylalar, yaklaştıkları yerlerde ise Karedenize parelel uzanan sıradağlar şeklinde devam ederler. Doğuya doğru gidildikçe dağlar birbirlerine çok yaklaşırlar ve yükseklikleri de artar. Rakımı 188 m. den 2870 m. ye kadar değişen yükseklikler arasında yer alan dağlar;

Mamu(1779 m.),Yaylacık(1620 m.),Deveci(1892 m.),Bugalı(1945m) Dumanlı (2200 m.),Çamlıbel (2020 m.),Akdağ (1900 m.)

OVALARI

Her türlü tarım yapılabilen bereketli ovalar, ilin dört bir yanına dağılmıştır.

~KAZOVA : Tokat Turhal arasında, yer alan ve Yeşilırmağın suladığı ova 20.000 hektardır.

~OMALA OVASI: Gümenek regülatörü ile Omala köyü arasında kalan, 3200 hektar genişliğindeki sulak alandır.

~TURHAL OVASI: Turhal ve civarında, Yeşilırmağın geniş kıvrımlar yaparak Amasya istikametinde daraldığı, Dazya deresi önlerine kadar devam eder. 4500 hektar genişliğindedir.

~NİKSAR OVASI: Kelkit ırmağının Fatlı kesiminde, Mansap istikametinde, talazan köprü boğazına kadar devam eder, 8000 hektar genişliğindedir.

~ERBAA OVASI: Kelkit ırmağının Tepekışla önünden başlayıp, Kale boğazına kadar devam eder. 6500 hektar genişliğindedir.

~ARTOVA OVASI: Günçalı köyü boğazından başlıyarak, Çekerek suyunun Çamlıbel bucağını takiben, Sulusaray önlerine kadar devam eden büyük bir ovadır. 15.000 hektar genişliğindedir.

~ZİLE OVASI: 2000 hektarlık Maşat ovası, 2000 hektarlık Iğdır ovası ve Yeşilırmak'ın kolu Hotan deresinin iki yanında yer alan, 6000 hektarlık ovalarla birlikte toplam 10.000 hektardır.

     Bu ovalarda tahıl, şekerpancarı, tütün başta olmak üzere her çeşit meyve, sebze ve ayçiçeği yetiştirilmektedir.

YAYLALARI

      Tokat ilindeki yaylalar, Devlet orman sınırları içerisinde korumaya alınan alanlar içerisinde yer almaktadır.

      Bunların başlıcaları, Tokat'ta, Topçam, Batmantaş, Muhat ve Dumanlı yaylaları, Reşadiye'de Seleman, Bozçalı ve Kızılcaören yaylaları ile Niksar'da Çamiçi yaylasıdır.

BARAJ ve GÖLLERİ

~ZİNAV GÖLÜ: Reşadiye ilçesinin Yolüstü (Meğedüm) köyüne 3 km. mesafede tatlı sulu bir göldür. Gölü besleyen bir dere vardır. Yüzeyi takribi 1,5. km".dir. Mansap'tan boşalan ayakla Kelkit ırmağına ulaşır. Batak yerleri yoktur. Ortalama derinlik 10-15 m. arasında değişmektedir. Etrafı korunmaya alınmış ormandır. Kızılkanat denilen çok lezzetli balıkları vardır.

~GÜLLÜKÖY GÖLÜ: Reşadiye ilçesinin aynı isimle anılan köyündedir. Büyük bir göl olup, yüzeyi 16.5 km".dir. Yan derelerden gelen sızıntı sular ve kış suları ile beslenir. Ortalama derinlik 7 m. dir. Suyu tatlıdır.

      Bunun dışında Almus Barajı Belpınar, Bozpınar, Bedirkale, Akbelen, Akınköy , Sulugöl, Koçaş, Aşagığüçlü, Ortaören, Boldacı, Üçyol, Kızık, Güzelbeyli, Büğet göl ve barajları bulunmaktadır.

AKARSULARI

      Tokat ili topraklarını Yeşilırmak ve kolları sulamaktadır.

TOZANLI KOLU: Köse dağının 2801 m. rakımlı batı versanlarından çıkar. Karacan ve Tekeli dağları arasındaki vadilerden geçerken, birçok yan dereleri alarak 365 km. de Almus Baraj gölüne gelir. Daha sonra Dönek ve Mamu dağları arasındaki 12 km. lik boğazdan geçerek Omala ovasına girer. Buradan Kazova'ya açılır. Gümenek regülatöründen Turhal'a kadar birçok yan dereleri alır. (Behzat deresi gibi.) Kazova'dan sonra Turhal ovasına girer. Burada Gülüt ve Hotan yan derelerini alır. Turhal ovasından sonra takriben 30 km. lik bir boğaza girer. Amasya ilinde Gendingen ovasında Çekerek kolu ile birleşir. Uzunluğu 468 km. dir.

KELKİT KOLU: Erzincan'ın Kuzeyinde Sipikör, pülür, Otlukbeli, Sarhan ve Balaban dağlarından doğan ufak derelerin, Kelkit kasabası civarında birleşmesi ile meydana gelir. Yusuf Bey köprüsü ile Tokat'a girer. Fatlı köprüsüne kadar dar bir vadide kuzeybatı doğrultusunda akarak, Niksar ovasına girer. Kuzeybatı doğrultusunda akmaya devam edip, Erbaa ovasını katederek bu ovanın kuzeyindeki kale boğazında, Kale köyü güneyinde Yeşilırmakla birleşir. Boğazdan Samsun İline geçer Uzunluğu 373 km. dir.

ÇEKEREK KOLU: Çamlıbel dağlarından doğan Kızık, Dinar, Çalı ve Kavak tepelerinden doğan Finize derelerinin Çamlıbel bucağı dolaylarında birleşmesi ile meydana gelir. Artova'da güneybatı doğrultusunda akar. Musaköy civarında güneyden gelen Karadere kolunu alır. Sulusaray'dan itibaren, dik yamaçlı dar bir boğaza girip, buralarda Gergümez, Gündelen, ve Akdağmadeni dereleri ile birleşir. Yangı köyünden kuzeye dönüp, Çellokışla önünde İsa deresi ile birleşip, Kaleboğazı baraj yeri ve daha sonrada Kazankaya baraj yerine gelir. Buradan sonra vadisi genişler ve Geldigen ovasına açılır. Bekdemir köprüsü civarında Çorum'dan gelen Çat deresi ile birleşir. Amasya Kayabaşı mevkiinde, Yeşiilırmak ile birleşip Karadeniz'e ulaşır. Uzunluğu 276 km.dir.

İKLİMİ

   Tokat'ın iklimi; Karadeniz iklimi ile iç Anadolu'daki step iklimi arasında bir geçiş iklimi özelliği taşır. Genel olarak yaz mevsimi alçak alanlarda sıcak-kurak, yüksek yerlerde serin yer yer yağışlı, kış mevsimi soğuk ve kar yağışlıdır. Tokat'ın iklim özelliğinde denize olan uzaklığın ve yüksekliğin etkisi önemlidir. Bu nedenle ikliminde kuzeyden güneye doğru (yükseltinin artması nedeniyle)önemli farklılıklar görülür. Güneye doğru kış mevsimi daha sert bir karakter gösterir.

Tokat Meteoroloji istasyonunda yapılan kayıtlar esas alındığında son 38 yıllık istatistiklere göre iklimle ilgili bazı özellikler şöyledir.En soğuk ay ortalama 1,8 C ile ocak, en sıcak ay ortalama 21,8 C ile temmuz ayı olmuş­tur. Ölçülen en sıcak gün 18 Temmuz 1962 yılında 40,0 C, en soğuk gün ise Ocak 1972 yılında -23,4 C olmuştur. Yıl içinde sıcaklığın 30 derecenin üstüne çıktığı günler 36 dır. 20 Cnin üstüne çıktığı günler ise 176'dır. Isının ortalama O C'nin altına düştüğü günler 60'dır. İlin yıllık ortalama sıcaklığı 12,8 C'dir.İlçelerin yıllık ortalama sıcaklığı ise şöyledir; Turhal 12.9 "C, Pazar 12.2 "C, Zile 11.5 "C, Artova 8,1 "C, Sulusaray 9,3 "C, Erbaa 14,1 "C, Niksar 14,2 "C ve Reşadiye 12,8 "C'dir.

Tokat merkezinin yıllık ortalama yağış tutarı 444,4 mm'dir. En fazla yağış 58,0 mm ile mayıs, 53,7 mm ile nisan aylarında en az yağış ise 8,6 mm ile ağustos ayında görülür. Ortalama kar yağışlı günlerin sayısı 13 tür. Karın ortala­ma yerde kalma süresi ise 21 gündür.İlçelerdeki yıllık yağış miktarı da şöyledir: Turhal 413,3 mm, Pazar 448,6 mm, Zile 450,7 mm, Artova 533,9 mm, Sulusaray 436,0 mm, Erbaa 585.3 mm, Niksar 508,7 mm ve Reşadiye 458,5 mm dir.

Rüzgar Durumu : Değişik yönlerden esen rüzgarlar Tokat'ın iklimini ve tarım alanlarını etkilemesi bakımından önemlidir. Yaz aylarında en hakim rüzgar doğu-kuzeydoğu doğrultusunda esen poyrazdır. Sonba­harın başlarında da etkili olur. Bu rüzgar yazın estiğinde serin ve kurudur. Yine yaz mevsimin­de zaman zaman kıbleden rüzgarlar eser. Samyeli denilen bu rüzgarların yöredeki diğer bir adı da kabayeldir. Estiği günlerde kavururcu sıcaklıklara neden olur. Kışın kuzey batıdan esen karayel, kuzeyden esen yıldız ve yine doğu-kuzeydoğu yönünden esen poyraz , havaların soğuk geçmesine ve kar yağışlarına neden olur. İlkbaharda ise batıdan esen rüzgârlar ve güney batıdan esen lodos havaların yumuşamasına ve bol yağışlara neden olur. Bu rüzgarlar zaman zaman yıldırım düşmelerine ve yöre tarımını olumsuz etkileyen dolu yağışlarına da neden olur.

BİTKİ ÖRTÜSÜ

Tokat ili topraklarının yaklaşık olarak %48,8'ı orman ve fundalıklarla %34,8' ekili - dikili alanlarla, %14,5 çayır ve meralarla kaplıdır. %1,9'u ise tarıma elverişsiz alanlardan oluşur. Tokat yurdumuzun sayılı orman bölgelerinden biridir. Kuzeyde ve güneyde il topraklarına giren dağların hemen hepsi ormanlıktır. Bölge ormanlarının genişliği iller içinde altıncı gelir.

Tokat'ta narenciye hariç diğer bütün bitki ve ağaçları görmek mümkündür. Erbaa ilçesinde Kozlu, Meydandüzü ve Osmanköy civarında yabani çay, Kale köyü civarıda Çatalan ormanları ile Reşadiye ilçesi Kazalapa yakınlarındaki orman serileri içeriside Lübnan sediri ve Erbaa Doğanyurt (Hayati) ve Niksar Kümbetli (Herkümbet) ve merkez arasında kalan alanlarda yabani zeytinlikler ve aynı zamanda bu dolaylarda nar ve incir doğal şekilde yetişmektedir.Ormanlar daha çok Almus, Reşadiye ve Niksar ilçeleri dolaylarındadır. Karaçam, sarıçam, köknar, gürgen ve sedir gibi ağaç türleri en yaygın olanlarıdır. Bu ağaç türlerinin içerisinde yer yer fındık, kızılcık, yabani erik, elma, ahlat, alıç, gibi türlere de rastlamak mümkündür. Ovalarda ve vadi tabanlarında ise söğüt ve kavak çoğunluktadır. İlin güney kesimlerinde (Artova ve Zile dolayları) ağaçlar çok seyrekleşir. Bu yörelerde hakim bitki örtüsü bozkırlar (step)dır. İlkbahar ve yaz başlarında yeşil olan bu bitki örtüsü yaz sonlarında sararır, bozkır görünümünü alır.

Dağların ve ormanların geniş yer tuttuğu ilde değişik türlerde yaban hayvanları da yaşamaktadır. Bunların başlıcaları, kurt, tilki, sansar, tavşan, sincap, vaşak, ayı ve domuzdur. Kuş türlerinin nesilleri ise giderek tükenmektedir. Bu türden önemli av hayvanları kınalı keklik, bıldırcın ve yaban ördeğidir.Balık türleri olarak akarsularda yer alan ve göletlerde yetiştirilen sazan, aynalı sazan, ve yayın balığı önemlidir. Ayrıca Zınav gölünde kızılkanat adı ile tanınan lezzetli bir tatlı su balık türü yaşamaktadır.

EKONOMİ


İlde tarım verilerinin kullanılması ve ziraat tekniğinin uygulanmasında geçmiş dönemlere oranla önemli gelişmeler kaydedilmiştir. Öte yandan ilin doğal yapısı, Yeşilırmak'ın suladığı verimli ovalar ve rakım değişiklikleri ve iklimin çok çeşitli ürünler yetiştirmeye elverişli oluşu il ekonomisinde tarım sektörünün hakim olmasına neden olmuştur. Yeni teknolojilerin kullanılması, yeni yapılan göletlerle sulama imkanlarının artması tarımda; gübreleme, ilaçlama ve zararlı bitkilerle mücadele etme zorunluluğu da getirmiş ve dolayısıyla verimin artması sağlanmıştır.

İl topraklarının 346.295 hektarlık bölümünde kültür bitkileri üretilirken 324.724 hektarlık bölümü ise ormanlarla kaplıdır. Ürünlerin başlıcaları buğday, arpa, mısır, baklagiller, tütün, şekerpancarı ve ayçiçeğidir. Tokat'ta hayvancılık bitkisel üretimden hemen sonra gelir. Bölge zengin denilebilecek kadar hayvan varlığına sahip olup, süt hayvancılığını geliştirmek amacı ile her türlü ıslah çalışmaları yapılmaktadır. Montofon ırkının yanında Holstein ırkı ile kelkit vadisinde önemli miktarda Newjersy melezi yetiştirilmektedir. Koyunculukta "Karagül" koyunlarının yetiştirilmesi için üreticiler teşvik edilmektedir.

İlde genel olarak çok çeşitli arı florası mevcuttur. Merkez ilçe Reşadiye ve Zile'de fenni sistemle arıcılık oldukça ilerlemiştir. Tokat Tarım İl Müdürlüğünün bu alandaki çalışmaları devam etmekte olup 1997 yılında Tokat Valiliğince geliştirilen arıcılık projesi ile talepte bulunan çiftçilere arı temin edilmektedir. Bölge ipek böcekciliğine de elverişli iklim ve bitki örtüsüne sahiptir. Eskiden başlı başına bir endüstri kolu olan dericilik sektörü gerek canlı hayvanların il dışı sevkiyatının yapılması gerekse deri işlemesindeki tekniğin yetersizliğinden dolayı gerilemektedir. Dolayısıyla dericiliğe bağlı el sanatları da olumsuz yönde etkilenmektedir.

ENDÜSTRİ

Son yıllarda il sanayiinde büyük gelişmeler kaydedilmiş, geniş çapta istihdam alanları oluşturulmuştur. Bu gelişme özellikle tekstil sanayiinde kendini göstermiş il ve ilçelerde bir çok tekstil fabrikası kurulmuştur. Bunun yanında meyve suyu ve gıda sanayi ürünleri de yurtiçi ve yurtdışı pazarlarında rekabet edebilecek düzeye gelmiştir. Ayrıca sigara fabrikası, şeker fabrikası, yaprak tütün bakımevi gibi resmi kuruluşlar ile özellikle Erbaa ilçesinde yapı malzemeleri olan tuğla, kiremit, biriket imalatı yönünde sanayi karakteri taşıyan kuruluşlar vardır. Son yıllarda özel sektörün halka açık A.Ş. kurmaları sonucu başta gıda sanayii olmak üzere bazı konularda fabrikasyona gidilmiştir.İlde merkezde dahil olmak üzere 5 adet ticaret ve sanayii odası mevcuttur. İlde il dışına da satış yapan küçük sanayi işletmeleri mevcuttur ve üretim yelpazesinde ağır sanayii presleri, elektrik matkapları, harman makineleri, çeşitli traktör vagonları, termosifonlar, kamyon karasörleri ve ahşap sanayii mamülleri bulunmaktadır. Bunlardan başka Tokat ilinde süt ve yem sanayii toprak tuğla sanayii, kireç sanayii, plastik ve lastik sanayii dallarında pek çok fabrika faaliyet göstermektedir.

Uzun yıllar Tokat üzerinden sağlanan ulaşım bir takım altyapı sorunlarını da beraberinde getirmiştir. Özellikle doğu batı yönünde seferlerini sürdüren büyük ticaret kervanlarının konaklama ve diğer ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla yıl boyunca birbirine uzaklığı 40-50 km. olan hanlar, kervansaraylar inşa edilmiştir. Selçuklular döneminde başlatılan bu çalışmalar Osmanlıların gerileme dönemine kadar sürdürülmüştür. Bu dönemde Tokat ekonomi ve ticaret alanında çok gelişmiştir.

Fransız seyyah Tournefort seyahatnamesinde büyük bir yangının şehri nasıl tahrip ettiğini ve ticarethanelerin bu yangından ne kadar büyük bir zarar gördüğünü belirttikten sonra, ipek ve bakır imalatının önemli bir yer tuttuğunu, sarı maroken deri imalatının faal olduğunu kaydetmiştir. Yazar ayrıca Tokat'ı Küçük Asya Kıtasının ticaret merkezi saymak gerektiğini de ifade etmiştir. Tokat'ın ticaret merkezi olma özelliği XVII. yüzyıldan itibaren bir liman şehri olan Samsun'a kaymaya başlamıştır. 1710 yılında Tokat'ta kurulmuş olan "Karagümrüğü"nün de 1846' da kaldırılmasıyla Tokat ticaret bakımından gerilemeye başlamıştır.

İlin ticari potansiyelini genellikle tarım ürünleri oluşturmaktadır. Bu nedenle ticaret hayatı özellikle ürün alım zamanı olan sonbahar aylarında daha hareketlidir. 1163 sayılı kooperatifler kanununa göre kurulmuş kooperatifler arasında; 5 adet Tarım Satış Kooperatifi, 11 adet Esnaf ve Sanatkarlar Kefalet Kooperatifi, 32 adet Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifi, 42 adet Tüketim Kooperatifi, Balıkçılık ve Su Ürünleri Kooperatifleri, 49 adet Köy Kalkınma Kooperatifi, 272 adet Yapı Kooperatifi, 10 adet Küçük Sanayi Sitesi Yapı Kooperatifi bulunmaktadır.

İlde mevcut konutlar genelde ahşap karkes olarak inşa edilmiştir. Tarih boyunca geçirdiği büyük depremlere ahşap binaların mukavemet göstermesi bu alışkanlığı bilerek yapma şekliyle günümüze kadar gelmesine sebep olmuştur. Son yıllarda da kargir ve betonarme karkes binalar daha çok köy ve kasabalarda yapılmaya başlanmıştır. Şehirsel yerleşimler üzerinde önemli rol oynayan faktörlerden birisi de mevcut ovalardır. Yerleşim birimleri daha çok bu bölgelerde yoğunlaşmaktadır. Arazinin düz ve geniş olması ve kırsal kesimlerden şehre büyük oranda göçlerin olması bu ovaları yerleşim merkezi konumuna sokmuştur.

Tokat merkez ve ilçelerinde altyapı sorunları büyük ölçüde çözüme kavuşturulmuştur. Bunun yanında başta merkez ilçe olmak üzere diğer ilçe, kasaba ve köylerin tamamı yol, elektrik, su ve telefon hizmetlerine kavuşmuştur.Özellikle son yıllarda yapılan çok katlı betonarme binalar şehre alışılmışın dışında bir görünüm kazandırmaktadır. Şehirde sosyal hayat oldukça canlıdır. Gümenek, Gıj Gıj, Çamiçi yaylası, Ayvaz parkı, Topçam, Gürvelik yaylası, Gökçeyol göleti, Almus Belediye parkı, Alabalık tesisleri, Orman içi dinlenme tesisleri, Zile Şeyh Ahmet piknik alanı,Zinav gölü, Batman taş, Dumanlı ve Alan yaylaları, Ocaklı şelalesi, Ballıca mağarası ve Mesire alanı v.b. rekreasyon alanları bölge insanının iç içe gönül gönüle dostluk bağları ile kaynaşarak, doğa ile bir olarak dinlenip, boş zamanlarını değerlendirdiği mekanlardır.

TARIM VE HAYVANCILIK

İlimizde tarım verilerinin kullanılması ve ziraat tekniğinin uygulanmasında geçmiş dönemlere oranla önemli gelişmeler kaydedilmiştir. Öte yandan ilin doğal yapısı, Yeşilırmak'ın suladığı verimli ovalar ve rakım değişiklikleri ve iklimin çok çeşitli ürünler yetiştirmeye elverişli oluşu il ekonomisinde tarım sektörünün hakim olmasına neden olmuştur. Yeni teknolojilerin kullanılması, yeni yapılan göletlerle sulama imkanlarının artması tarımda; gübreleme, ilaçlama ve zararlı bitkilerle mücadele etme zorunluluğu da getirmiş ve dolayısıyla verimin artması sağlanmıştır. 

İl topraklarının 346.295 hektarlık bölümünde kültür bitkileri üretilirken 324.724 hektarlık bölümü ise ormanlarla kaplıdır. Ürünlerin başlıcaları buğday, arpa, mısır, baklagiller, tütün, şekerpancarı ve ayçiçeğidir.

Tokat'ta hayvancılık bitkisel üretimden hemen sonra gelir. Bölge zengin denilebilecek kadar hayvan varlığına sahip olup, süt hayvancılığını geliştirmek amacı ile her türlü ıslah çalışmaları yapılmaktadır. Montofon ırkının yanında Holstein ırkı ile kelkit vadisinde önemli miktarda Newjersy melezi yetiştirilmektedir. Koyunculukta "Karagül" koyunlarının yetiştirilmesi için üreticiler teşvik edilmektedir. 

İlde genel olarak çok çeşitli arı florası mevcuttur. Merkez ilçe Reşadiye ve Zile'de fenni sistemle arıcılık oldukça ilerlemiştir. Tokat Tarım İl Müdürlüğünün bu alandaki çalışmaları devam etmekte olup 1997 yılında Tokat Valiliğince geliştirilen arıcılık projesi ile talepte bulunan çiftçilere arı temin edilmektedir. Bölge ipek böcekciliğine de elverişli iklim ve bitki örtüsüne sahiptir.

Eskiden ilimizde başlı başına bir endüstri kolu olan dericilik sektörü gerek canlı hayvanların il dışı sevkiyatının yapılması gerekse deri işlemesindeki tekniğin yetersizliğinden dolayı gerilemektedir. Dolayısıyla dericiliğe bağlı el sanatları da olumsuz yönde etkilenmektedir.

ENDÜSTRİ

Son yıllarda ilimiz sanayiinde büyük gelişmeler kaydedilmiş, geniş çapta istihdam alanları oluşturulmuştur. Bu gelişme özellikle tekstil sanayiinde kendini göstermiş  ilimiz ve ilçelerinde bir çok tekstil fabrikası kurulmuştur. İlimiz tekstil konusunda Türkiye ve Dünya pazarlarına açılmış, bu pazarlar da söz sahibi konuma gelmiştir. Önümüzdeki yıllarda Tokat denilince tekstil şehri akla gelebilecek şekilde hummalı bir tekstil fabrikaları açma yarışı sürdürülmektedir. Bunun yanında meyve suyu ve gıda san. ürünleri de yurtiçi ve yurtdışı pazarlarında rekabet edebilecek düzeye gelmiştir. Ayrıca sigara fabrikası, şeker fabrikası, yaprak tütün bakımevi gibi resmi kuruluşlar ile özellikle Erbaa ilçesinde yapı malzemeleri olan tuğla, kiremit, biriket imalatı yönünde sanayi karakteri taşıyan kuruluşlar vardır. Son yıllarda özel sektörün halka açık A.Ş. kurmaları sonucu başta gıda sanayii olmak üzere bazı konularda fabrikasyona gidilmiştir. 

İlimiz de merkezde dahil olmak üzere 5 adet ticaret ve sanayii odası mevcuttur.

İlimiz ihtiyacını karşıladığı gibi komşu illere ve yurdumuzun değişik bölgelerine imal ettiği malları gönderen küçük sanayi işletmeleri mevcuttur. Bu mallar arasında;ağır sanayii presleri, elektrik matkapları, harman makineleri, çeşitli traktör vagonları, termosifonlar, kamyon karasörleri ve ahşap sanayii mamülleri bulunmaktadır. Bunlardan başka Tokat ilinde  süt ve yem sanayii toprak tuğla sanayii, kireç sanayii, plastik ve lastik sanayii dallarında pek çok fabrika faaliyet göstermektedir.

Ayrıca Türk Hava Yolları tarifeli uçak seyahatlerine açılan Tokat Havaalanı da ekonomi, eğitim, yatırım ve endüstri hamlesini büyük ölçüde etkilemiştir.

TİCARET

Uzun yıllar Tokat üzerinden sağlanan ulaşım bir takım altyapı sorunlarını da beraberinde getirmiştir. Özellikle doğu batı yönünde seferlerini sürdüren büyük ticaret kervanlarının konaklama ve diğer ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla yıl boyunca birbirine uzaklığı 40-50 km. olan hanlar, kervansaraylar inşa edilmiştir. Selçuklular döneminde başlatılan bu çalışmalar Osmanlıların gerileme dönemine kadar sürdürülmüştür. Bu dönemde Tokat ekonomi ve ticaret alanında çok gelişmiştir.

Fransız seyyah Tournefort seyahatnamesinde büyük bir yangının şehri nasıl tahrip ettiğini ve ticarethanelerin bu yangından ne kadar büyük bir zarar gördüğünü belirttikten sonra, ipek ve bakır imalatının önemli bir yer tuttuğunu, sarı maroken deri imalatının faal olduğunu kaydetmiştir. Yazar ayrıca Tokat'ı Küçük Asya Kıtasının ticaret merkezi saymak gerektiğini de ifade etmiştir. Tokat'ın ticaret merkezi olma özelliği XVII. yüzyıldan itibaren bir liman şehri olan Samsun'a kaymaya başlamıştır. 1710 yılında Tokat'ta kurulmuş olan "Karagümrüğü"nün de 1846' da kaldırılmasıyla Tokat ticaret bakımından gerilemeye başlamıştır. 

İlin ticari potansiyelini genellikle tarım ürünleri oluşturmaktadır. Bu nedenle ticaret hayatı özellikle ürün alım zamanı olan sonbahar aylarında daha hareketlidir.

1163 sayılı kooperatifler kanununa göre kurulmuş kooperatifler arasında; 5 adet Tarım Satış Kooperatifi, 11 adet Esnaf ve Sanatkarlar Kefalet Kooperatifi, 32 adet Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifi, 42 adet Tüketim Kooperatifi, Balıkçılık ve Su Ürünleri Kooperatifleri, 49 adet Köy Kalkınma Kooperatifi, 272 adet Yapı Kooperatifi, 10 adet Küçük Sanayi Sitesi Yapı Kooperatifi bulunmaktadır.

SOSYAL DURUM

Tokat ili tarihinde kayıtlı birçok muhasara, istila, 1930-1943 yıllarındaki depremler, su baskını ve yangınlarla tamamen tahrip olmasına rağmen eski eserlerin muhafazasına özen gösterildiğine ve şehrin yeniden imar edildiğine dair birçok kayıtlar mevcuttur.

İlimizde genel olarak mevcut konutlar ahşap karkes olarak inşa edilmiştir. Tarih boyunca geçirdiği büyük depremlere ahşap binaların mukavemet göstermesi bu alışkanlığı bilerek yapma şekliyle günümüze kadar gelmesine sebep olmuştur.

Son yıllarda da kargir ve betonarme karkes binalar daha çok köy ve kasabalarda yapılmaya başlanmıştır. Şehirsel yerleşimler üzerinde önemli rol oynayan faktörlerden birisi de mevcut ovalardır. Yerleşim birimleri daha çok bu bölgelerde yoğunlaşmaktadır. Arazinin düz ve geniş olması ve kırsal kesimlerden şehre büyük oranda göçlerin olması bu ovaları yerleşim merkezi konumuna sokmuştur.

Tokat merkez ve ilçelerinde altyapı sorunları büyük ölçüde çözüme kavuşturulmuştur. Bunun yanında başta merkez ilçe olmak üzere diğer ilçe, kasaba ve köylerin tamamı yol, elektrik, su ve telefon hizmetlerine kavuşmuştur.

Özellikle son yıllarda yapılan çok katlı betonarme binalar şehre alışılmışın dışında bir görünüm kazandırmaktadır. Şehrimizde sosyal hayat oldukça canlıdır. Gümenek, Gıj Gıj, Çamiçi yaylası, Ayvaz parkı, Topçam, Gürvelik yaylası, Gökçeyol göleti, Almus Belediye parkı, Alabalık tesisleri, Orman içi dinlenme tesisleri, Zile Şeyh Ahmet piknik alanı,Zinav gölü, Batman taş, Dumanlı ve Alan yaylaları, Ocaklı şelalesi, Ballıca mağarası ve Mesire alanı v.b. rekreasyon alanları bölge insanının iç içe  gönül gönüle dostluk bağları ile kaynaşarak, doğa ile bir olarak dinlenip, boş zamanlarını değerlendirdiği eşi bulunmaz mekanlardır.


TOKAT'IN ESKİ İSİMLERİ

 

  KOMANA  (ANTİK BİZANS)
  EVDOKSİA, DOKİA
(ANTİK BİZANS)
  DOKAT
(ARAP)
  KAH-CUN
(İRAN)
  DAR ÜN-NUSRET
(SELÇUK)
  SOBARU
(MOĞOL)
  DAR ÜN-NASR
(YILDIRIM BEYAZIT,OSMANLI DEVLETİ)
  TOKAT
(OSMANLI VE CUMHURİYET DÖNEMİ)

     Tokat,uygarlıkların merkezi olan Anadolu' da, zengin doğal kaynakları, jeostratejik konumu nedeni ile, beyliklerin, devletlerin ve imparatorlukların yaşama ve fetih alanı olmuştur. Orta karadeniz dağlarından güneye, Anadolu'nun içlerine doğru, değişik rakımlarda dizi dizi yaylalar, ovalar, bağ ve bahçeler içindeki akarsularıyla, Dünyada benzeri az olan bu cennet İlimiz, canlı ve zengin tarihinin izlerini bugün de yaşatmaktadır.

TokatTokat Merkez olmak üzere, Zile'den Reşadiye'ye, Erbaa ve Niksar'dan Artova'ya kadar, ilçe ve köylere yayılmış sayısız tarihi varlıklarımızın pek çoğu, 5000 yıldan bu yana istilalar, savaşlar, depremler ve tahribatlarla yok olmuş veya yıkılmışlardır. Yer altında kalanlar gün ışığına çıkarılmayı beklerken, günümüze kadar oluşan pek çok anıt eser de yeterince korunamamaktadır. Büyük Atatürk'ün "Misak-ı Milli" diyerek, sınırlarını çizdiği engin tarihi değerlerini araştırmak, ortaya çıkarmak, korumak, yeni kuşaklara ve tüm dünyaya tanıtmak, kültürümüzün, yurt sevgimizin bugünü ve geleceği için milli görevimizdir.    

          Büyük Hitit İmparatorluğu batıdan gelen Balkan kavimleri önünde dağılıp güney doğuya göçerken, Balkan asıllı Frig kavimleri, 500 yıl sürecek uygarlıklarını Anadoluda kurmaya başlarlar. Sonraları. doğudan güçlü Pers, batıdan Büyük İskender istilası Anadoluyu baştan sona aşar. M.Ö. 4. yüzyıla geldiğimizde, bölgenin eski halkı hatti'ler, Hitit'ler, Hurri'ler Mitanni'ler, Frig'ler zaman içinde yeni kavimlerle kaynaşmış, terk ettikleri kentler üzerine, Pers, Helenistik ve Pontus kentleri kurulmaya başlanmıştır. Tokat ilindeki Kelkit, Yeşilırmak ve Çekerek nehirleri boyunca kurulu Hitit ve Frig yerleşim alanları, M.Ö. 2500-400 arasında, yüksek düzeyde sanat ve kültür yaşamına sahip olmuştur.

         M.Ö. 6. yüzyıl ortalarından, 4. yüzyılın sonuna kadar Pers egemenliğine giren Anadolu'da Tokat ve çevresini yöneten güçlü Satrapları M.Ö. 333 de Büyük İskender'in hızlı ve hırslı istilası ile şaşkına dönen mağrur Pers kralları teslim olurken, Anadolu'da helenistik çağ başlamaktadır. 300 yıl süren ve sanat etkinliklerinin zirveye çıktığı bu dönem daha sonra Roma'ya miras kalacaktır.

          M. Ö. 1. yüzyılda küçük Asya fethine gireşen roma imparatorları, batıdan başlayarak, Anadolu'nun iki önemli yerleşme bölgesi olan, Kayseri Kapadokya'sı ile kuzeyde Tokat'ın (COMANA) merkezi olduğu Pontika Kapadokya'sını ele geçirirler. Ancak yörede güçlü bir devlet kuran Pontus kralları MİTHRİDAT' lar Roma'ya şiddetle direnmişlerdir. M.Ö. 47 de, SEZAR orduları ile Zileye gelir. 5 aat süren savaş sonunda Pontus kralı 2. PHARNAKES'i yener. "Geldim, gördüm, yendim." dediği, tarihe mal olan sözcüklede Zile'deki başarısını özetler. Tokat (COMANA), Niksar ( NEOCAESAREA), Sulusaray (SEBASTOPOLİS), Zile(ZELA) M.S. 5. yüzyıla kadar birer Roma eyalet şehri olmuşlardır.

          4. Yüzyıl sonunda Roma imparatorluğu yıkılır. Doğuda devam eden yeni Bizans imparatorluğu, Roma devlet düzenine sahip çıkar. Ancak genç Roma kültür ve sanatını hiristiyan dini ile yorumlar, kendine özgü, yepyeni bir uygarlığı tüm Anadoluya yayar. 1000 yıl gibi uzun süren Bizans egemenliği, hristiyanlığı Anadolu'da himaye etmiş, kurumlaştırmıştır. Tokat ve Niksar Pontika Kapadokyası'nın piskoposluk merkezleri olmuştur.

          1071 yılına geldiğimizde, 600 yıldır devam eden Bizans gücünün, Selçuk ve Danışment Türkleri karşısında gerilemeye başladığını görüyoruz.

         11. yüzyıldan 14. yüzyıl sonuna kadar geçen 300 yıl, Anadolu'da, birçok devletin kaderini belirleyen, karmaşık ve amansız mücadelelerle doludur. Tarihçiler için en bol kaynağında bu devirde yaratıldığını görüyoruz.

         12. yüzyılda, Bizans imparatorluğu giderek güçlenen Türk-İslam devletleri karşısında çökmeye başlamıştır. Selçuklular doğu ve orta Anadolu'yu, Danişment'ler merkezi Sivas ve Niksar olan kuzey anadolu'nun iç bölgelerini ele geçirirlerken, kutsal topraklara ulaşmak isteyen Haçlı orduları, dört bir yandan Anadolu'ya çıkarlar. Bizans, Selçuk, Danişment, Haçlı çatışmaları derken, arkasından Moğol akınları silindir gibi gelerek, Anadolu'ya girerler. Yöremiz dost ve düşmanın karıştığı tam bir savaş ve güç arenasına döner. Bu arada, Anadolu'da kurulu pek çok küçük hiristiyan krallık ve beylikleri de büyüklerin ayakları altında ölüm-kalım mücadelesi vermektedirler.

          13. yüzyıl sonuna kadar sürüp giden ve hareketli dönemde, aynı gün el değiştiren kentler, yıkılıp yıkılmış, sabah cami olan yer akşam kilise ertesi sabah tekrar camiye dönüştürülmüştür. Ayaklanmalar, kanlı hanedan ve taht kavgaları, ihanet ve servet çatışmaları ile Anadolu'da yer yerinden oynamıştır.

        Bu dönemin en önemli uygarlığı şüphesiz Selçuk Türklerinin Anadolu'da yarattığı hamanist kültür, sanat, bayındırlık, mimarlık ve bilimsel çalışmalardır. Tokat yöresinde hemen yüzyüze geldiğimiz, özü güzellik ve sabır olan bu uygarlık, mücadelerle geçen 2. yüzyıl gibi kısa zamanda Anadolu'nun her yanına yayılabilmiştir.

         13. Yüzyıl, Acımasız Moğol Hanları yüzbinlerce Anadolu insanını kılıçtan geçirmektedirler. İslam-Hiristiyan herkesin can derdine düştüğü bu yıllarda, yıkılmaya başlayan Selçuklu hanedanını kurtarma çareleri arayan "MUİNEDDİN PERVANE'nin Moğollarla anlaşması, Tokat'tan devleti 15 yıl akıl almaz entrikalarla yönetmesi, Sultan RÜKNEDDİN KILIÇARSLAN'ı boğdurup yerine GIYASETTİN KEYHÜSREV'i geçirmesi, mecalsiz Selçuklu devletinin çöküşü, İlhanlı Hanı OLCAYTON'un doğu Anadolu'yu işgali, İran Moğollarının, ERTANA beylerinin Tokat ve yöresindeki hakimiyeti, KADI BURHANETTİN dönemi, dirayetsizlik, huzursuzluk ve isyanlar. En önemlisi devletin güçlü zamanından sin hristiyanlar tekrar kent, kale ve köylere dönmektedirler. Ahali sahipsiz, şaşkın ve korkulu... Burada Evliya Çelebi'den aldığımız ve Tokat ile ilgili HACI BEKTAŞ VELİ'nin kehanetini verelim.

       12. yüzyılda Horasandan gelip Söğut'te Ertuğrul ve Osman Bey'e giderken Tokat kalesinin kafirler tarafından yeniden zapt olduğunu görür ve sümbüllü denilen bağda oturarak "İnşallah yakında yıldırım gibi bir er çıkıp Tokat'ı fetheder" diye kehanette bulunur. Sümbül bağında bir halifesini seccade sahibi ederek bırakır. O zat hala "SÜMBÜLLÜ BABA " adıyla meşhur bir kutup olup orada gömülüdür.

       Hacı Bektaş Veli'nin kehaneti 175 yıl sonra doğru çıkar. 1392 de YILDIRIM BEYAZIT Tokat'ı tüm çevresi ile Osmanlı birliğine dahil eder. Yükselme devrinde Selçukluların bıraktığı yerden başlayan Osmanlılar Tokat'ı önemli bir ticaret ve kültür merkezi haline getirirler. Günümüzde de kullanılan pek çok tarihi anıt, üç asır süren bu yükselme yıllarında yapılmıştır. Sayısız saray, han, mederese ve zaviyenin yer aldığı Tokat'ta başta MOLLA LÜTFİ, İBN-İ KEMAL, MOLLA HÜSREV gibi alimler olmak üzere pek çok devlet adamı, sanatçı, bilim adamı, tarihçi, bektaşi ve mevlevi alimleri bu çağlarda yetişmiş, Osmanlı İmparatorluğunun yükselmesinde ve birliğinde önemli katkıları olmuştur.

      17. Yüzyılın bitimi ile beraber gerileyen imparatorluk döneminde Tokat olumsuz etkilenmiş, gelişme ve canlılığını yitirmiştir.

       20. Yüzyıl başlarında Birinci Dünya Savaşının acı günlerini yaşayan Tokat 1920 Sevr anlaşması ile parçalanmış Anadolu'dan arta kalan bir avuç Türk bölgesi içinde kalmıştır.

Tokat Görünüm

Tokat Wikipedia Tokat Tarihi Ayrıntılı Bilgiler

         Tokat,uygarlıkların merkezi olan Anadolu' da, zengin doğal kaynakları, jeostratejik konumu nedeni ile, beyliklerin, devletlerin ve imparatorlukların yaşama ve fetih alanı olmuştur. Antik dönemde "Komana" adını taşıyan ilde bilinen ilk yerleşge Hititler dönemine aittir. Kalkolitik ve ilk tunç çağlarının ardından kurulan eski Hitit krallığı ve daha sonraki Büyük Hitit İmparatorluğu dönemine ait yerleşim alanları Tokat'ın sulak vadilerine, bereketli ovalarına serpilmiştir. Görülmeye değer en önemli merkezlerden biri Zile İlçesinin Yalınyazı yakınındaki Masat Höyük'tür. Büyük Hitit İmparatorluğu'na bağlı federasyonlarda bir be­ye ait bir sarayda ve bu sarayın yamaçlarında, kentin bulunduğu höyükte arkeolojik kazılar yapılmış, çivi yazılı tabletler, tunç ve demir çağlara ait çeşitli seramik eşyalar bulunmuştur. Yüksek düzeyde Hitit kültür ve sanatı yaşanan diğer önemli merkezler; Erbaa ilçesinde Horoztepe, J.G.C Anderson'un "Verisa" ve J.Garstang'ın "Zıppalanga" dediği kutsal Hitit kenti Aktepe (Bolus) Höyüğü, Zile Kalesi'nin bulun­duğu "Anzilia" Höyüğü ile höyük ve kale höyük gibi diğer yerleşim alanları bulunmaktadır. Buralarda arkeolojik kazılar yapılmış, kalkolitik döneme ait eserler bulunmuştur.

Ege göç kavimleriyle Batı Anadolu'yu istila eden Frigler Tokat yöresindeki Çekerek, Tozanlı, Kelkit Çayı boylarında kurulu Hitit kentlerini işgal etmişlerdir. M.Ö. 8 ve 7. yy da yüksek düzeyde bir uygarlık kurmuşlardır. Maşat Höyük'te Frigya dönemine ait yapılar ve çeşitli eşyalar bulunmuştur.

Karadeniz'den gelen Kimmer akınına dayanamayan Frig kavimlerinin yıkılmasıyla M.Ö. 6. yy'da önce Med, daha sonra da Pers egemenliğine giren Tokat, büyük Kapadokya Satraplığının (Pers Eyalet Valiliği) içinde kaldı. Persler, Komana'daki MA toplantısına karşı kendi Zerdüşt dinlerini yaymak için Zile'ye dört sütunlu bir Andidis ateş tapınağı ve kırsal alanlarda pek çok ateşgedeler inşa ettiler. Tokat'ın ekonomik ve stratejik önemini gözeten Persler, başkentleri Persopolis'ten Ege'de Lidya Krallığının başkenti Şart merkezine kadar uzanan Kral Yolu'nu Tokat'tan geçirdiler.

M.Ö. 334 ve 332 de Büyük İskender'in hızlı ve hırslı seferi ile Anadolu'daki Pers egemenliği son bulmuş, Helenistik çağ başlamıştır. Bu dönem başlangıcında Pers ve Makedon­yalı soyluların egemenlik çatışmaları sürüp gitmiş, sonunda Pers kökenli Mithritat önderliğinde Pontus Devleti kurulmuştur. Giderek güçlenen Pontus Kralları Niksar, Turhal ve Zile'de Gazafilaklia denen güçlü kaleler, Komana ve Erbaa'da da tapınak, saray ve villalar yapmışlardır. Karadeniz kıyılarında güçlenen, zamanla Anadolu'nun büyük bir bölümünü egemenlik içine alan Pontuslar, Anadolu'yu istila eden Roma ordularına karşı uzun yıllar süren amansız direniş sürdürmüşlerse de M.Ö. l. yy da Roma İmparatorluğuna yenik düşmüşlerdir.

Pontus'un güçlü direnişim kırmak için Roma, en güçlü generallerini Küçük Asya'ya gönderir. Amiral Triarius, Sulla, V.Flaccus, Lucullus ve Pompeius büyük mücadeleler verirler. Nihayet M.Ö. 47 de Julius Caesar Zile, Tokat'ye gelir ve Roma "ya başkaldıran Pontus asıllı Basforos kralı 2. Pharnake'nin orduları ile Altıağaç mev­kiinde karşılaşırlar. Her şey beş saat içerisinde olup bitmiş, uzaktan gelerek çok büyük zafer kazanan Sezar "Veni, vidi, vici" (Geldim, gördüm, yendim) diyerek Roma'ya bildirmiştir.400 yıl süren Roma egemenliği sırasında Tokat ve yöresinde ticaret, bayındırlık ve ulaşım gelişmiş, kentler imar edilmiş, Komana, Niksar, Zile ve Sulusaray'ın önemi artmıştır. Tokat Müzesi'nde Roma dönemine ait birçok eser bulunmaktadır. Niksar'ın Leylek Pınar, Ayvaz, Harmancık, Çanakçı deresi ile Kaleiçi'nde, Zile'nin ören yerlerinde ve Sulusaray ilçesinde Roma dönemine ait birçok kalıntı bulunmuştur.

Roma döneminde imparatorluk 395 'te Doğu ve Batı olarak bölündüğünde Tokat ,Doğu Bizans sınırları içinde kaldı. Bu dönemdeki en önemli gelişme, Hristiyan-Bizans uygarlığının Anadolu'da yayılması, yeni bir kültür ve sanat başlatmış olmasıdır. Ma ve Anaitis gibi ta­pınakları olan Komana kenti giderek önemini yitirdi. Hristiyan halk Turhal yakınlarındaki Dazimnodis ve Tokat Kalesi'nin bulunduğu Evdoksia'ya göç ettiler. 6-7-8. yy Sasani ve Arap devletleri Bizans'ın en önemli doğu soru­nu oldu. Tokat ve yöresi zaman zaman İstanbul'un fethine girişen Arap akıncılarının eline geçti. 10 ve 11. yy'da Türkmen ve göç gazaları ile başlayan Türk-Bizans teması Sultan Alp Arslan'ın 1071 Malazgirt Savaşı'ndan sonra Bi­zans'ın geri çekilmesine dönüştü. Kutalmışoğlu Süleyman Şah ve Gümüştekin Ahmet Gazi'nin orduları Anadolu'nun büyük bölümünü ele geçirerek bağımsız beylikler kurdular.

Büyük Selçuklu İmparatoru Sultan Melik Şah'ın komutanlarından Gümüştekin Ahmet Gazi, 1071 Malazgirt Savaşından sonra orduları ile Anadolu'ya geldi. Önce Sivas'ı ve 1095 yılında da Niksar'ı başkent yaptı. Daha sonra Tokat, Zile, Turhal, Zonusa'yı birliğine kattı. Anadolu Selçuklu Devleti'nden ayrı, bağımsız bir devlet kuran Danişmendoğulları daha sonra Kayseri ve Malatya'yı da alarak güçlendiler. Güneye inerek Antakya Bohemont Prensliğine, Akdeniz'de de Klikya krallığına son verdiler. Anadolu'nun Türkleşmesinde önemli başarılan olan Melik Ahmet Gazi, Trabzon-Rum Krallığı 'na, Haçlı ordularına karşı mücadele vermiş, kardeş Türk devleti olan Anadolu Selçukluları ile de zaman zaman çatışmalara girmiştir.Danişmend eserlerinin çoğu Niksar ve Tokat'ta bulunmaktadır. Danişmend oğullarının Tokat yöresindeki egemenliği Selçuklu Sultanı 2. Kılıçarslan'a kadar sürmüştür.

12. yy ortalarına kadar süren Selçuklu, Danişmend çekişmesine son veren 2.Kılçarslan tüm Danişmend birliğini kendine katar ve 1186 yılında Türklerin feodal devlet anlayışına uyarak ülkesini 11 oğlu arasında paylaştırır. Tokat, oğullarından Rüknettin Süleyman'a düşer. An­cak kardeşler arası uyuşmazlıkların tehlikeli boyutlara ulaştığını gören Süleyman Şah, yeni­den devlet bütünlüğünü sağlar. Anadolu Selçuklu devletinin en önemli ve güçlü zamanı Tokat'ta 6 yıl emirlik yapan Alaettin Keykubat'ın dönemidir. 1220 yılında tahta çıkan Alaettin Keykubat ülke sınırlarını genişletir. Kentleri imar eder, huzur ve güveni sağlar. 1236 yılında Kayseri'de yediği av etinden zehirlenip ölen Alaatin Keykubat'ın yerine oğlu 1. Gıyasettin Keyhüsrev tahta geçer. Genç sultanın dirayetsizliği, emirlerle uyuşamama nedeni ile göç kafileleri ve nihayet önü güçlükle alman Babai ayaklanmaları devleti zayıflatmış ve Moğolların ülkeye girmesini önleyememiştir. 1243 Kösedağ Savaşı devletin kötü kaderini belirlemiş ve ülke Moğol baskısı altında kalmıştır. Bu olumsuz gelişmeleri durdurmak için Selçuklu sultanlarıyla Moğol hanları arasında kilit adam olan Pervane Muinettin Süleyman, birliği sağ­lamak yerine, kişisel ihtirasları ile olayları daha da çıkmaza sokmuş, nihayet 13. yy sonlarında Anadolu Selçuklu Devleti İlhanlı Moğollarının egemenliği altına girmiştir. Pervane Süleyman iktidarında olan Tokat'ta, bugün Gökmedrese diye anılan çinileri ile ünlü Pervane Külliyesi inşa edilmiştir.

Cengiz İmparatorluğu parçalandıktan sonra 1256 yılında kurulan İlhanlı Devleti Türk ve İran kültürü altındaydı. Anadolu Selçuklu devletine son veren ve yarım yüzyıla yakın Or­ta ve Doğu Anadolu'ya egemen olan İlhanlılar bölgedeki siyasi ve ekonomik üstünlüklerinin yanı sıra Tokat, Zile ve Niksar'da eserler bırakmışlardır.

İlhanlı Devleti'nin son yıllarında Anadolu valisi Timurtaş, Mısır'a kaçmış ve yerine yakını Ertana (Eratna) Beyini bırakmıştı. Bir süre sonra 1340 yılında Emir Ertana bölgede bağımsız bir hükümdarlık kurdu. Tokat'ı egemenlik alanı içinde alan ve halkın "Köse Peygamber" diye sevdiği Emir Ertana 1352 yılında ölünce, emirlerin kavgaları ve ayaklanmaları yönetimi zayıflattı. Parçalanmaya başlayan Ertana ülkesi Tokat ve Niksar yörelerinde Tacettinoğulları, Hacı Kutluşah ve diğer beylerin egemenlik çatışmaları ile çökmeye başladı. Nihayet 2. Ertana hükümdarı Alaattin Ali, kendi döneminde bu huzursuzlukları önlemeye çalışan devlet adamıydı. Kadı Burhanettin büyük mücadeleler sonunda yönetime karşı bağımsızlığını ilan etti. Bu büyük beyliği Sivas'tan yönetmeye başlayan Kadı Burhanettin, kendisine bağımlı olmak istemeyen Tokat, Niksar, Zile ve Turhal emirle­ri ile şiddetli çatışmalara girdi, Tokat'ı sık sık kuşattı ise de başarılı olamadı. Aynı zamanda şair olan Kadı Burhanettin, Osmanlı hükümdarı Yıldırım Beyazıt ile savaştı. 1398'de de Akkoyunlu hükümdarı ile girdiği savaşta öldürüldü. Kadı Burhanettin ile emirler arasında bitmez tükenmez çatışmalardan usanan Tokal halkı, Osmanlı Sultanı Yıldırım Bcyazıt'a başvurarak illerinin Osmanlı birliğine katılmasını istediler.

OSMANLI İMPARATORLUĞU DÖNEMİ

1392 yılında Osmanlı Beyliği'ne katılan Tokat'ın adı Dârü'n Nasr olarak değiştirilmiş­tir. Bundan kısa bir süre sonra Anadolu'ya giren Timur orduları Tokat kalesini kuşatmış, ancak elde edemeyince kentte büyük tahribat yapmıştır. Fetret Devri dediğimiz dönemde Şehzade Çelebi Mehmet'in Amasya ve Tokat yörelerinde ayaklanmaları bastırması, Osmanlı Devleti'nde yeniden dirlik ve düzenlik sağlanması ile Tokat 5 yüzyıl süren Osmanlı birliği içinde kalmıştır.

Timur, Şah İsmail kuşatmaları, uzun Hasan, Şah İsmail, Karayazıcı, Celali ve diğer ayaklanmaların yakıp yıktığı Tokat, su taşkınları ve yer sarsıntılarının yaptığı hasara rağmen önemini ve gelişimini yitirmemiştir. Başta do­kumacılık, yazmacılık, bakırcılık ve dericilik olmak üzere sanayi ve ticaret gelişmiş, 14 bü­yük han, birçok camii ve medresenin yanı sıra saraylar, hamamlar, köprüler ve çeşmeler yapılmıştır. Yabancı seyyahların ve Evliya Celebi'nin güzellik ve nimetlerini anlatmakla bitiremedikleri Tokat 1617 yılında Valide Sultanlara Voyvodalık olmuş, ünlü Osmanlı sultanlarının gelip gördüğü orduları ile konakladığı siyasi, kültürel ve ekonomik bir merkez olmuştur. Tokat, Sivas Beylerbeyliği'nin sancak merkezi olarak, Osmanlı İmparatorluğu 'nda önde gelen kentlerden biri olmuştur. Gerileme devrinde kervan yollarından uzak kalan ve bir iç kent haline gelen Tokat,'Avrupa'da gelişen sanayi ve teknoloji ile savaşlardan olumsuz etkilenmiş, giderek bölgeler arası ticaret merkezi olma özelliğini kaybetmiştir.

1863'te nahiye, 1878'de Mutasarrıflık. 1920'de müstakil Liva olan Tokat, Cumhuriyet'in ilanına kadar kendi kabuğuna çekilmiştir.

MİLLİ MÜCADELE'DE TOKAT

Bilindiği gibi 19. yüzyılın ikinci yarısında sanayinin gelişmesi, sömürgecilik ve diplomatik ilişkilerin hızlanmasına neden oldu. Bu durum ise aynı zamanda büyük devletler arasında siyasi rekabet, ekonomik çıkar çatışmaları ve anlaşmazlıkları meydana getirdi. Avrupa devletleri, Osmanlı Devleti'ne "Hasta Adam" gözüyle bakıyor ve onu sömürülecek bir devlet; Türk Milleti'ni de idare edilmeye muhtaç bir millet olarak görüyordu.

Osmanlı Devleti'ne gelince; Birinci Dünya Savaşından önce 1911 yılında girdiği Trablusgarb Savaşı'nda son Afrika topraklarını İta­ya'ya kaptırmış, 1912-1913 yıllarındaki Balkan Savaşları'nda aldığı mağlubiyetle de Rumeli'deki nüfuzunu kaybetmiştir.

Çanakkale Savaşına rağmen I. Dünya Savaşı'ndan da yenik ayrılan Osmanlı Devleti, Mondros Mütarekesi gibi haysiyet kırıcı bir antlaşmayı imzalamak mecburiyetinde bırakılmıştır.Türk Milleti'ne esaret zinciri vurmaya yönelik mütarekenin imzalanmasıyla Osmanlı Devleti artık resmen değilse bile, fiilen yıkılmış sayılmakta idi.Ancak, bütün bu olumsuzluklara rağmen, millet egemenliğine dayalı yeni bir Türk Devle­ti kurma fikri ile yola çıkan Mustafa Kemal Atatürk, Türk Milleti'nin kurtuluşu yönünde hiç bir zaman ümitsizliğe kapılmadı. O, Türk Milleti'nin vatanı, bağımsızlığı, bayrağı, namusu... gibi kutsal saydığı değerleri korumada her türlü fedakârlıktan kaçınmayacağını çok iyi biliyordu.

Türk Milleti'ne olan güvenini her fırsatta ifade eden Mustafa Kemal Atatürk, 19 Mayıs 1919 günü Samsun'a çıkarak Kurtuluş Savaşı yolunda ilk adımı atmış oldu. Samsun'da başlayan bu yolculuk Kavak, Havza, Amasya ve Tokat istikametinde devam edecek­tir.

Tokat, Birinci Dünya Savaşı sonlarında Sivas vilayetine bağlı bir sancak merkezi durumunda idi. Bu tarihlerde nüfusu yüz bini aşan Tokat Sancağı'nda, Türkler çoğunlukta, Rum ve Ermeniler ise azınlık durumunda idi. Zile, Reşadiye, Niksar ve Erbaa Tokat'a bağlı kazalardı.

Mondros Mütarekesi'nin imzalandığı günlerde ve hemen sonrasında Anadolu'da baş gösteren sıkıntı, şüphesiz Tokat Sancağı halkını da üzmüş ve gelecek hakkında endişeye düşür­müştür. Bilhassa, Tokat'ta azınlık durumunda olan Rumların, merkezi Samsun olmak üzere Tokat'ı da içine alan bölgede Pontus Devleti kurmak istemeleri, Tokat halkının tedirginliğini daha da artırmakta idi. Bu durum karşısında Tokat'ta yaşayan Müslümanlar tedbir amacı ile 25 Şubat 1919 tarihinde "Karadeniz Türkleri Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti" Tokat şubesini kurdular. Bu şubenin bir ay sonra da merkezi İstanbul'da olan "Vilayeti Şarkiye Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'ne" bağlandığı bilinmektedir.15 Mayıs 1919'da Yunanlıların İzmir'i işgal etmeleri Tokat halkı tarafından tepkiyle karşılanır. Tokat ve kazalarında Redd-i İlhak Cemiyetleri kuruldu. Yunan işgalini protesto etmek amacıyla da 20 Haziran 1919 günü Niksar'da miting yapıldı. Niksar halkı nümayiş (miting) sonunda alınan kararları "Redd-i İlhak Cemiyeti Reisi Mahir" imzasıyla itilaf Devletleri temsilcileri ile A.B.D. Cumhurbaşkanı Wilson'a gönderir. Bu kararlarda "Biz Türk olan her vatan parçasının Türk kalmasını istiyoruz. Siz de buna söz vermiş idiniz. Şimdi ise sözünüzde durmadığınızı görüyoruz. Anadolu'ya uzatılacak bir tecavüz bizi öldürmek için uzatılan bir adımdır. İnsaniyet ve adalet namına suikastten vazgeçiniz." denilmektedir.

Bu arada, 1. Dünya Savaşı'ndan dönen ihtiyat Zabitleri Tokat'ta "İhtiyat Zabitleri Teavün Cemiyeti" adı altında bir cemiyet kurdular. Bu cemiyeti kuranlar hem kendi aralarında yardımlaşmayı sağlamak hem de memleket davalarıyla ilgilenmek amacıyla ortaya çıkmışlardır. Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nin çalışmalarını yeterli görmeyen ihtiyat Zabitleri: "Memleketin derin yaralarını saracak vatanperver adamları göremiyoruz. Kuvvetli bir heyet yoktur ki, Tokat'ı bu hususta tanıtabilsin. Kendilerini idareden aciz adamlar, bu tehlikeli zamanlarda Tokat halkım nasıl yönetecekler?" diyerek Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti İdari Hey eti'ne gençlerin de alınmasını istemişlerdi. Sonunda istekleri yerine getirilerek gençlerin de Müdafa-i Hukuk Cemiyeti'ne girmeleri sağlanmıştır. Bu durum Tokat'taki mücadele azmine daha da güç kazandırmıştır.

9. Ordu Müfettişi olarak Anadolu'ya gönderilen Mustafa Kemal Paşa, 26/27 Haziran 1919 gecesini Tokat'ta geçirdi ve ertesi sabah Sivas'a hareket etti. Mustafa Kemal Tokat'a geldiğinde Belediye binasında şehrin ileri gelenleriyle bir toplantı yaparak memleketin durumu hakkında genel bilgi verdikten sonra Milli Mücadele'nin kaçınılmaz olduğu konusunda Tokatlıları ikna etti. Tabii bu arada Mustafa Ke­mal Paşa'nın bazı engellerle karşılaştığımı belirtmek gerekir. Mesela, Sivas'a hareketi sırasında Sivas Valisi Reşit Paşa, Mustafa Kemal'i tevkif etmesi için özel olarak görevlendirilir. Ancak Mustafa Kemal Paşa, tedbirliliği ve ince zekâsı sayesinde bu engelleri aşmayı başarmıştır.

23 Temmuz 1919'da toplanan Erzurum Kongresi'nde vatanın bütünlüğü ve milletin is­tiklâli ile ilgili kararların alındığı bilinmektedir. Bu kongreye Tokat'tan Rıfat (Hamamcıoğlu) Bey ile Sabri Efendi (Emekli Askeri Kâtip) katılmışlardır. Rıfat Bey, kongrede yaptığı konuşmada davalarının "Hak ve istiklal" davası olduğunu belirtmiştir. Sivas Kongresi'ne Tokat'tan temsilci katılmamasına rağmen, Erzurum Kongresi'nde Temsil Heyeti üyeliğine seçilen Bekir Sami Bey'in Tokatlı olmasından dolayı Tokat'ın Sivas Kongresi'nde temsil edilmiş olduğunu söyleyebiliriz.

Sivas Kongresi sona erdikten hemen sonra Temsil Heyeti, Damat Ferid Paşa hükümetini istifaya zorlamak amacıyla İstanbul ile haberleşmeyi kesme kararı aldı. Alınan bu karara Tokat da aynen uymuştur. 12 Ocak 1920'de açılan son Osmanlı Mebusan Meclisi'nde Tokat, Ahmet ve Şevki Beyler ile Ömer Fevzi Efendi tarafından temsil edilmiştir.

İstanbul'un İngilizler tarafından işgal edilmesi ve İngilizlerin Meclis-i Mebusan'ı basarak bazı Mebusları tutuklayıp sürgüne göndermeleri, diğer illerde olduğu gibi Tokat'ta da nefretle karşılandı. Türk Milleti'ne yapılan bu haksızlıkları protesto etmek için Tokat ve kazalarında mitingler tertip edildi. Ayrıca, bu vahim olayı kınamak amacıyla itilaf Devletleri mümessillerine telgraflar çekildi.

İstanbul'un işgali ve Mebuslar Meclisi'nin dağıtılmasından sonra artık İstanbul'un dışında yeni bir hükümet kurma fikri iyice kuvvet kazanmaya başladı. Nihayet, 23 Nisan 1920'de Ankara'da açılan TBMM İstanbul'u tanımadığını ilan etmek suretiyle Türk Milleti'nin kurtarılması görevini üzerine almış oldu. Açılan bu yeni mecliste Tokat'ı temsil eden milletvekilleri ise; Rıfat (Hamamcıoğlu) Bey, Hamdi (Mütevellioğlu) Bey, Mustafa Vasfi (Süsoy) Bey, Nazım (Eski Harput Valisi) Bey ve İzzet (Gençağaoğlu) Bey'dir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açıl­ması kararını tepkiyle karşılayan İstanbul Hü­kümeti, Şeyhülislam Dürrizade Abdullah Efen­di'ye 11 Nisan 1920'de bir fetva verdirerek bu yolla Kuva-yı Milliye ruhunu yok etmeye çalış­tı. Anadolu'nun her tarafına duyurulan bu fetva bazı bölgelerde etkisini göstererek isyanların çıkmasına sebep oldu. Nitekim, 14 Mayıs 1920 günü Postacı Nazım adında biri, Sivas'ın Yıldızeli kazasına bağlı Kaman köyünde isyan etti. Bu isyana karşı tedbir maksadıyla Tokat'ta 50 kişilik Kuva-yı Milliye kuruldu. Ayrıca Köprübaşı, Niksar Yolu, Çay, Beybağı ve Erenler ma­hallelerinde dışarıdan gelebilecek bir tehlikeye karşı kuvvet bulunduruldu. Bu arada Niksar ve nahiyelerinden de yardım sağlandı.

9 Mayıs 1920'de Postacı Nazım Yenihan Kaymakamlığı'na gönderdiği mektupta: "Kavak'ta verilen söze itimadan milletçe muhafaza sükuna karar verilmişken, 50 kişilik bir müfrezenin sevk edilmesinden arada itimat kalmadı. İsteklerimize tahriri cevap alamaz isek muhafa­za sükunu mevcut kuvvetimizle ihlâl edeceğiz" diyordu. Bu isyanın bastırılması için Mustafa Kemal, Zile'de bulunan 3. Kolordu Komutanı Sefahattin Bey'i görevlendirdi. Merkezi Amas­ya'da bulunan 5. Kafkas tümeni Komutanı Yarbay Cemil Cahit (Toydemir) 3. Kolordu'dan al­dığı emir üzerine bir tabur askeri Zile yoluyla Artova'ya, bir başka taburu da Tokat'tan Yıldızeli'ne gönderdi. Ancak, gönderilen bu birlikler asiler karşısında başırılı olamadılar. Bu durumdan iyice cesaret alan asiler Zile'yi işgal ettiler. Tümen komutanı Yarbay Cemil Cahit, Yıldızeli'nde bulunan askeri birliğin de desteği ile Zile'ye girdi ve burayı işgalden kurtardı. Suçlular ve asiler yakalanarak ağır şekilde cezalandırıldı. Postacı Nazım, Samsun bölgesinde yakalanarak Amasya'ya getirildi ve idam edildi.

Tokat bölgesinde, TBMM kuvvetlerim uğraştıran bir başka isyan ise Aynacıoğlu Hasan tarafından çıkarılan isyandır. Aynacıoğlu çetesi, Akdağ Mağdeni doğusunda bulunan Ayvalıközü'nde Binbaşı Çolak İbrahim Bey kumanda­sında 2. Kuvva-i Seyyare tarafından dağıtılmasına rağmen Aynacıoğlu Hasan, Hükümet kuvvetlerini bir süre uğraştırdı. Nihayet 1921'de Batı Anadolu'da Yunanlılarla savaşmak şartı ile teslim oldu.

Bu olayların dışında Tokat ve kazalarında başka çete olayları da görülmektedir. Bunlar arasında Molla Veli (Artova'nın Çıkrık Köyü), Kürt Bekir (Kazova'nın Munamah Köyü), Koca Molla (Olukalan Köyü), Deli Şükrü (Şıhlar Köyü), Ali Çavuş (Fadlı Köyü), İzzet (Erbaa Beldağı Köyü) çeteleri başta gelmektedir. Bu çetelerden bazılarının Tokat'ta Rum isyanını bastırmasında hükümete yardımcı oldukları da inkâr edilemez.

Anadolu'da Kuva-i Milliye hareketini engellemek ve tamamen ortadan kaldırmak amacıyla İstanbul Hükümeti 'nin kışkırtmaları sonucunda çıkan isyanlardan başka bunlardan daha tehlikeli bir durumda olan Rum çeteleri hemen sonra tedhiş hareketlerine başladılar. Karadeniz bölgesinde başlayan Pontusçuluk hareketi. Fener Rum Patrikanesi tarafından kışkırtılıyor ve Yunan hükümetince de destekleniyordu. Merzifon Amerikan Koleji'nde okuyan Rum öğrencileri 1904 yılında gizli Pontus Cemiyeti'ni kurdular. 1908'de de çalışmasını genişleten Pontus Cemiyeti, "Müdafaa-i Meşruta" ve "Mukaddes Anadolu Rum Cemiyeti" gibi cemiyetler tarafından destekleniyordu. Bunlardan Müdaiaa-i Meşruta Cemiyeti'nin bir şubesi de Tokat'ta açıldı. Mondros Mütarekesi'nden sonra iyice azıtan Rumlar, bilhassa Tokat'ın Erbaa, Niksar ve Reşadiye kazalarında faaliyette bulunuyorlardı. Rum çetelerinin bu bölgelerde köyleri bastıkları, ırza geçtikleri, Müslümanları öldürdükleri, evleri yakıp malları gasp ettikleri bilinmektedir.

TBMM hükümeti, 1921'de Rum çeteleri­ne karşı giriştiği mücadelede büyük ölçüde ba­şarılı oldu. Tokat temsilcilerinden Rıfat Bey, 18 Mayıs 1922 günü meclise verdiği önerge ile Dahiliye Vekilinden Pontusçuluk hakkında açıklama yapmasını istedi. Karadeniz'deki Rumların büyük bir kısmı memleketin başka bölgelerine gönderilmek sureti ile Pontusçuluk hareketi önemli ölçüde çözüme kavuştu. Böylece Tokat'ta etnik bütünlük sağlanmış oldu.

 
DOĞAL GÜZELLİKLER

TOPÇAM YAYLASI

       Tokat il merkezine 15.km ve 1600 metre yükseklikteki Topçam yaylası temiz havası ve gür ormanları ile olağanüstü bir güzelliğe sahiptir.Yazın yayla evlerinde kalan insanların sıcak konukseverliği misafirleri memnun etmektedir.

SELEMEN YAYLASI  

       Tarih, kültür ve doğal zenginliğin bir arada en üst seviyeye ulaştığı yaylamızdır.1514 yılında çaldıran seferine çıkan Yavuz Sultan Selim, ordusu ile bu yaylada konaklamış ve Cuma namazını bu yaylada  kılmıştır.O günden günümüze kadar ilkbahardan itibaren ilk kar düşene kadar her Cuma günü Selemen ‘de yayla pazarı kurulmaktadır.Kurulan pazarda hala mübadele usulü alışverişin yapılıyor olması, yörenin kültürel zenginliğini gösterir.

BATMANTAŞ YAYLASI

       İl merkezine 28 km uzaklıkta ve 1850 metre yükseklikteki Batmantaş Yaylası sık ve gür çam ormanları tertemiz yayla havası ve buz gibi suları ile yayla turizminde hizmet etmeyi beklemektedir.

AKBELEN ( BİZERİ)  YAYLASI

       Tokat il merkezine 29 km uzaklıktadır.Çevrenin en büyük yaylasıdır.(1740 metre).Çim kayağına uygun geniş kırsal alanı, çam ve kayın ağaçlarından oluşan muhteşem manzaralı ormanlarla çevrilidir.

DUMANLI YAYLASI

       İl merkezine 70 km. uzaklıkta ve 2578 metre yükseklikteki Dumanlı yaylasında rengarenk yayla çiçeklerinin görüntüsü, insanın yaşam sevincini bir kat daha arttırmaktadır.Dumanlı yaylası zinciri çevresinde başta Çatak Yaylası olmak üzere 40 dan fazla yayla bulunmaktadır.

ÇAMİÇİ YAYLASI

       Tokat’ın Karadeniz’ e açılan dağları üzerinde bulunan Çamiçi yaylası yazın insanlara konaklama hizmeti vermektedir.Her yıl Niksar Belediyesince Çamiçi yayla şenlikleri burada düzenlenmektedir.Çamiçi yaylasında Turizm Bakanlığından yatırım belgeli tesis yanında nitelikli apart konaklama yerleri ve lokantalar yaz kış hizmet sunmaktadır.

ZİNAV GÖLÜ

        Reşadiye İlçesinin Yolüstü ( Meğedün) Köyüne 3 Km uzaklıktadır.Gölün suları tatlıdır.Göl bir dere ve küçük sularla beslenir.Ortalama 1.5 km2 alana sahiptir.Gideğeninden ( Gölyalağından) boşalan sular, Kelkit Çayı’na ulaşır.Kenarında bataklık yerler yoktur.Ortalama derinlik 10-15 m. Civarındadır.Etrafı korunmaya alınmış orman alanıdır.Gölde kızılkanat denilen çok lezzetli bir tatlı su balık türü yaşamaktadır.

KAZ GÖLÜ

        Tamamına yakını sazlıklarla kaplı olan Kaz Gölünün kıyısında akşam güneşinin batışını seyretmek yeterde artar bile .Saksağan, akleylek, angıt, alaca balıkçıl, akkuyruk, sallayan, karatavuk, küçük batağan gibi onlarca çeşit kuşu barındıran Kaz gölünde sazlar arasında ilkel sallarla gezinti yapmanın heyecanını yaşamak apayrı bir zevktir.Orman Bakanlığınca Kaz Gölü Yaban Hayatı Koruma Sahası olarak tefrik edilerek avlanma yasaklandıktan sonra kuş türleri artmıştır.

GÖLLÜ KÖY GÖLÜ

       Reşadiye ilçesinin aynı isimle anılan köyü sınırları içerisinde yer alan göl doğal bir güzelliğe sahiptir.

MESİRE YERLERİ

Gıj gıj tepesi: Tüm haşmetiyle Tokat’ın bir bölümünü kuşatan gıj gıj tepesi, özellikle sıcak havalarda Tokatlıların serinlemek için çıktıkları, çam kokularının buram buram yayıldığı, Tokat’ı adeta uçaktan seyrediyor havası veren olağanüstü güzellikte bir mesire yeridir.

Gümenek: tarihi Komana Pontika yerleşim yeri üzerinde yer alır.Tokat’a 10 km .mesafededir.Tozanlı çayının etrafını çevreleyen asırlık ulu ağaçların altında serinleyerek piknik yapmanın zevki bambaşkadır.Özellikle hafta sonları Tokatlıların ilk uğrak yeridir.

Belediye Şehitler Parkı : Şehir merkezinde Tozanlı deresinin etrafında belediyece düzenlenmiş şehitler parkı, özellikle akşam saatlerinde Tokalıların semaverde çay içme keyfini yaşadığı güzel bir mekandır.

Ayrıca : Topçam Tekmezar, Batmantaş Yaylası, Alan yaylası, Gözova Regülatörü, Gökçeyol Göleti, Almus Orman evleri, Almus Belediye Parkı, Çatak Yaylası, Niksar Çamiçi Yaylası, Ayvaz Parkı, Erbaa Düden Gölü, Reşadiye Zinav Gölü, Kurt Gölü, Selemen Yaylası, Zile-Şeyh Ahmet, Esvap Çayı, Başçiftlik Düden Yaylası, Sulusaray-Kaplıcalar, Artova Alçakgedik, Baraj bölgemizin mesire yerlerinin başında gelir.


KAYNAK:www.tokat.bel.tr
 
 
  Bugün 8 ziyaretçi (15 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol